Umumi Ne Demek Edebiyatta ?

Emir

New member
[color=]Umumi Ne Demek Edebiyatta? — Herkesin Malı Olmak mı, Ortak Ruhun Yansıması mı?[/color]

Selam sevgili forumdaşlar!

Bugün sizlerle edebiyatın en “halk tipi” kelimelerinden birine el atıyoruz: umumi.

Hani bazı kelimeler vardır, kulağa hem ciddi hem biraz “devlet dairesi” gibi gelir ya… İşte “umumi” tam da öyle. Duyunca akla hemen “umumi tuvalet” gelir ama edebiyat dünyasında işler o kadar da basit değil!

Hazırsanız, bu kelimenin kapısını biraz aralayalım; tabii mizahın, toplumsal cinsiyetin ve azıcık da eleştirinin süzgecinden geçirerek. Çünkü “umumi” sadece “herkesle ortak” demek değildir; bazen kalemin, kalbin ve kahkahanın da ortak noktasıdır.

---

[color=]Kelimelerin Halk Çocuğu: “Umumi”nin Sözlükten Foruma Göçü[/color]

Edebiyatta “umumi”, genellikle herkese ait olan, genel, kapsayıcı anlamında kullanılır.

Mesela Namık Kemal bir şey yazdığında, o yazı sadece bir kadının, bir erkeğin, ya da bir sınıfın değil, “umumi hissiyatın” sesi olmalıdır.

Yani “umumi” olmak biraz “herkesin duygusuna tercüman olmak” demektir.

Ama gelin itiraf edelim: Günümüzde “umumi” deyince çoğumuzun aklına halkın ortak kullanımı dışında bir de belediyenin tasarrufu altındaki alanlar geliyor.

Belki de bu yüzden edebiyatla umumi kelimesi yan yana gelince, beynimizde küçük bir “bekleyin bir dakika!” alarmı çalıyor.

Ama aslında edebiyatın kalbi hep “umumi” olmuştur: Herkesin duygusunu anlamak, herkesin hikâyesine dokunmak, herkesin sesini duymak…

---

[color=]Kadınlar Umumiyi Empatiyle Yazar: “Bu Herkesin Meselesi!”[/color]

Kadın yazarlar ve okuyucular, “umumi” kelimesine genellikle duygusal bir derinlik kazandırır.

Onlara göre “umumi” olmak, herkesin kalbinde yankı bulan bir şeyler söylemek demektir.

Bir kadın yazarken, “Bu satırları herkes hissedebilsin” diye düşünür.

Bir kadının kalemi, bazen bir annenin duası, bazen bir arkadaşın tesellisi, bazen de bir sevgilinin “gitme” deyişi kadar kapsayıcıdır.

Edebiyatta “umumi duygu” tam da budur: Tek bir kalpten doğsa bile, yüzlerce yüreğe ulaşabilecek bir evrensellik.

Ama gelin görün ki bazı erkek forumdaşlarımız hemen devreye girer:

> “Tamam duygusal yazmak güzel de, bir sistem kurmak lazım, mantık nerde mantık?”

Kadınlar duygusal bağ kurarken, erkekler hemen genel geçer kuralları masaya yatırır.

İşte edebiyatın forum halleri burada başlar! Kadın yazar “umumi”yi hisle yazar, erkek yazar ise şema çizer.

Bir taraf “herkesin kalbine dokunalım” der, öbür taraf “önce plan yapalım” diye defterini açar.

Ve sonuç? Mükemmel bir denge: Hem duygusal hem stratejik bir “umumiyet.”

---

[color=]Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: Umumi mi, Kapsam Belirli mi?[/color]

Erkek yazarlar genellikle “umumi”ye biraz kuşkuyla yaklaşır.

“Umumi mi? Hımm... Çok genel, sınır çizelim,” derler.

Çünkü onların zihninde plan, taslak, mantık zinciri vardır.

Edebiyatın “herkesin hissedebileceği” kısmı biraz fazla belirsiz gelir; hemen çözüm ararlar:

> “Bir dakika, herkesin duygusuna hitap etmek için karakterleri çeşitlendirelim.”

> “Toplumun geneline sesleniyorsak, örneklem alalım.”

Yani erkeklerin “umumi” anlayışı bile stratejik planlama içerir.

Bir bakarsınız biri Excel tablosu açmış, karakterlerin toplumsal sınıf dağılımını hesaplıyor!

Oysa edebiyat öyle bir şey değil, değil mi? Bazen en umumi duygu, bir sokak kedisinin gözyaşında gizlidir.

Kadınlar bunu hisseder; erkekler ise bunu sistemleştirir.

Ve edebiyat, tam da bu iki gücün birleşiminde güzelleşir.

Biri “neden?” diye sorar, diğeri “nasıl?” diye.

Biri kalbiyle anlatır, diğeri zihniyle analiz eder.

Sonuç? Umumi bir edebiyat atmosferi, forumda herkesin kendini bulabileceği bir sıcaklık.

---

[color=]Edebiyatta Umumilik: Herkesin Aynasında Aynı Yüz[/color]

Edebiyatın “umumi” tarafı, aslında hepimizin içinde yaşadığı ortak hikâyeleri görünür kılar.

Bir şiirde geçen “yalnızlık”, sadece bir kişinin değil, tüm insanlığın duygusudur.

Bir romandaki “umut”, sadece karakterin değil, okurun da direnişidir.

İşte o an, metin “özel” olmaktan çıkar, “umumi” bir aydınlığa kavuşur.

Fakat dikkat edin: “Umumi” her zaman “basit” demek değildir.

Aksine, en derin duygular çoğu zaman herkesin bildiği ama kimsenin dillendiremediği şeylerdir.

Yani edebiyatta “umumi” olan aslında ortak utanmalarımız, benzer sevinçlerimiz, benzer korkularımızdır.

Belki de bu yüzden en büyük yazarlar “bizi anlatıyor” dediğimiz kişilerdir.

Onlar sadece kendilerini değil, hepimizi yazmışlardır.

Umumi olmak, bireyselliği yitirmek değil; bireyselliği ortak bir zeminde paylaşmaktır.

---

[color=]Forumun Umumiliği: Herkesin Söyleyecek Sözü Var![/color]

Şimdi dönelim forumun ruhuna…

Burada hepimiz biraz “umumi”yiz aslında.

Birimiz bir şey yazıyor, öteki “tam da bunu hissediyordum!” diyor.

Sonra bir başkası geliyor, “Ben katılmıyorum ama düşündürdü” diyor.

Ve o an, kelimeler bireysel olmaktan çıkıyor, ortak bir duygunun parçası hâline geliyor.

Forumun güzelliği de burada: Herkesin kendi rengi, sesi ve tarzı var; ama hepimiz aynı cümlede buluşabiliyoruz.

Tıpkı edebiyat gibi…

Yani biz burada sadece yazmıyoruz, aynı zamanda birbirimizin umumiyetine tanıklık ediyoruz.

---

[color=]Peki Forumdaşlar…[/color]

Sizce edebiyatta “umumi” olmak mı değerli, yoksa “özel” olmak mı?

Bir metin herkese hitap etmeli mi, yoksa sadece bir kişiye bile dokunması yeterli mi?

Kadınların empatik, erkeklerin analitik bakışı sizce edebiyatta nasıl bir denge yaratıyor?

Yoksa biz fazla “umumi” düşünüp, bireyselliği mi kaybediyoruz?

Cevaplarınızı, esprilerinizi ve hatta itirazlarınızı bekliyorum!

Unutmayın, bu forumun özü “umumi” — yani herkesin sesi değerli.

Biraz gülümseyelim, biraz düşünelim; çünkü edebiyat da, hayat da biraz ciddiyetin ve biraz kahkahanın ortak yerinde güzeldir.