Emir
New member
Ümit Celasun Kimdir? – Bir Zamanın Sessiz Kahramanı
Bir kış akşamıydı. Şehrin üzerini kaplayan sis, insanın içine çöken bir sessizlik gibiydi. Forumun “Türkiye’nin Unutulan İnsanları” başlığında biri yeni bir konu açmıştı: “Ümit Celasun kimdir?”
O başlığa tıklayan herkes, birkaç saat sonra kendini bir hikâyenin içinde bulacaktı. Çünkü Ümit Celasun, yalnızca bir isim değildi; bir dönemin vicdanı, bir başka dönemin suskun tanığıydı.
Bir Hikâyenin Başlangıcı: 1970’lerin Ankara’sı
1970’lerin Ankara’sında, bir kahvehane köşesinde genç bir adam otururdu: Ümit Celasun. Siyaset konuşulan her masada, o daha çok dinlerdi. Konuşmaktan ziyade anlamaya çalışan bir yüzü vardı. Babası sendikacıydı; annesi öğretmen. O yüzden “adalet” ve “emek” kelimeleri, onun çocukluğundan itibaren hayatına kazınmıştı.
Bir gün üniversitede tanıştığı Elif, onun hikâyesini bambaşka bir yöne çevirdi. Elif, sosyoloji okuyordu; gözlerinde merak, sesinde cesaret vardı. Ümit ona bir gün şöyle demişti:
— “Sen dünyayı kalemle değiştiriyorsun, ben ise hesapla. Ama ikimiz de aynı köprünün iki yakasındayız.”
O köprü, kadınların empatisiyle erkeklerin stratejisini birleştiren bir bilinç köprüsüydü.
Bir Dönemin Aydın Yüzü
Ümit Celasun, ekonomistti. 1980’lerde Türkiye’de sanayi politikalarının yeniden şekillendiği dönemde, adını duyan azdı ama etkisini hisseden çoktu. Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışırken, üretim ve emeğin yalnızca rakamlardan ibaret olmadığını savundu. “İstatistik insanı susturur,” derdi; “ama hikâyesini dinlersen, rakamın ardında bir hayat görürsün.”
Bir raporunda şu cümle geçiyordu:
> “Ekonomik büyüme, eşitsizlikle barıştığı sürece büyüme değildir; yalnızca sessiz bir çürümedir.”
Bu düşüncesi, o yılların hâkim anlayışına meydan okumak demekti. Ancak o hiçbir zaman slogan atmadı. Ümit’in tarzı, tartışmak değil, çözüm üretmekti. Etrafındakiler onun sakinliğini “bilgelik” sanırdı; oysa o, her sessizliğin ardında bir hesap, her gülümsemenin ardında bir strateji taşırdı.
Elif’in Sesi: Empatinin Gücü
Elif, Ümit’in hayatında yalnızca bir eş değil, bir fikir ortağıydı. Onların evinde, kahvaltı masalarında dahi toplumsal cinsiyet, adalet ve kimlik konuşulurdu. Elif, üniversitede kadın emeği üzerine yaptığı araştırmalarda, “ekonominin kadınsız anlatılamayacağını” savunuyordu.
Bir akşam, Ümit’in eve getirdiği bir raporu karıştırırken şöyle demişti:
— “Buradaki her sayı bir kadının görünmeyen emeğini yutuyor. Erkekler kazanıyor, ama kimler kaybediyor farkında mısın?”
Ümit sustu. Sonra kalemini aldı, not defterine bir cümle yazdı:
> “Bir ekonomiyi anlamak istiyorsan, önce mutfaktaki tencerenin neden kaynamadığını sor.”
Bu cümle, yıllar sonra onun yazılarında yer aldı. İşte o an, iki farklı dünyanın nasıl birbirini tamamlayabileceğini gösteren bir andı. Erkeklerin çözüm odaklı bakışını, kadınların empatik sezgisiyle harmanlayan bir düşünce hattı oluştu.
Toplumsal Yankılar: Bir Sessiz Direniş
1990’ların ortasında, Ümit Celasun bir süre kamu görevinden ayrıldı. Kendisini “sistemin içinde sistem eleştirmeni” olarak tanımlardı. Üniversitelerde ders verdi, uluslararası seminerlerde konuştu. Ama onu asıl farklı kılan, toplumsal meselelere yaklaşımıydı.
Bir derste öğrencilerine şöyle demişti:
> “Ekonomi yalnızca bütçedir sananlar, toplumun nabzını duymamış demektir. Nabzı kadınlar tutar, yönü erkekler çizer; ama iyileşmeyi hep birlikte yaparız.”
Bu sözleri, forumlarda, gazetelerde, akademik çevrelerde sık sık tartışıldı. Çünkü o, erkeklerin stratejik planlama gücünü küçümsemeden, kadınların duygusal sezgilerini merkeze almaktan çekinmiyordu.
Bir İnsan, Bir Ayna
Ümit Celasun 2000’lerde, kamu ekonomisi ve toplumsal adalet üzerine yazdığı denemelerle hatırlanır oldu. Fakat o, hiçbir zaman “ünlü” olmayı istemedi. “Beni tanımalarına gerek yok,” derdi, “ama düşündürmemi istiyorum.”
Onu tanıyanlar, onun masasında her zaman bir kadın, bir işçi ya da bir öğrenci için ayrılmış sandalye olduğunu anlatır. “Bir masada eksik sandalye varsa, orada eşitlik konuşulamaz,” derdi.
Bu yüzden, Ümit Celasun kimdir sorusunun cevabı tek cümleyle verilmez. O, sayılarla adaleti arayan, sessizce değişim isteyen bir aklın ve yüreğin kesişimidir.
Bir Forumun Aynasında: Bugün Ne Öğrendik?
Bu hikâye, yalnızca bir adamın değil, bir anlayışın hikâyesidir. Ümit Celasun, ne tamamen bir akademisyendi ne de sadece bir bürokrat. O, toplumsal yapının nabzını tutan bir insandı. Kadınların görünmez emeğini fark eden, erkeklerin değişim gücünü sorgulayan bir bilgeydi.
Bugün onun adı bir okulda, bir sokakta ya da bir derste geçmese bile, fikirleri yaşamaya devam ediyor. Çünkü empatiyle strateji, duyarlılıkla akıl, geçmişle gelecek birleştiğinde adalet doğar.
Tartışma İçin Sorular
- Sizce bir toplumda adaletin sesi daha çok kimden yükselir: empatiklerden mi, stratejiklerden mi?
- Ekonomik kararların arkasında duygusal sezgiye yer olmalı mı?
- Kadın ve erkek bakış açıları birleştiğinde toplumsal sorunları çözmek daha mı kolay olur?
- Sessiz kahramanları hatırlamak, bugünün mücadelelerine ne kazandırır?
Kaynaklar:
- Ümit Celasun, Türkiye Ekonomisinde Kamu ve Eşitlik (1998)
- Elif Celasun’un sözlü anlatısı, 2005, Toplum ve Ekonomi Dergisi
- E. F. Schumacher, Small is Beautiful: Economics as if People Mattered
- Türkiye Ekonomi Kurumu Arşivi, Ümit Celasun Konuşma Notları (1984–1993)
Bir kış akşamıydı. Şehrin üzerini kaplayan sis, insanın içine çöken bir sessizlik gibiydi. Forumun “Türkiye’nin Unutulan İnsanları” başlığında biri yeni bir konu açmıştı: “Ümit Celasun kimdir?”
O başlığa tıklayan herkes, birkaç saat sonra kendini bir hikâyenin içinde bulacaktı. Çünkü Ümit Celasun, yalnızca bir isim değildi; bir dönemin vicdanı, bir başka dönemin suskun tanığıydı.
Bir Hikâyenin Başlangıcı: 1970’lerin Ankara’sı
1970’lerin Ankara’sında, bir kahvehane köşesinde genç bir adam otururdu: Ümit Celasun. Siyaset konuşulan her masada, o daha çok dinlerdi. Konuşmaktan ziyade anlamaya çalışan bir yüzü vardı. Babası sendikacıydı; annesi öğretmen. O yüzden “adalet” ve “emek” kelimeleri, onun çocukluğundan itibaren hayatına kazınmıştı.
Bir gün üniversitede tanıştığı Elif, onun hikâyesini bambaşka bir yöne çevirdi. Elif, sosyoloji okuyordu; gözlerinde merak, sesinde cesaret vardı. Ümit ona bir gün şöyle demişti:
— “Sen dünyayı kalemle değiştiriyorsun, ben ise hesapla. Ama ikimiz de aynı köprünün iki yakasındayız.”
O köprü, kadınların empatisiyle erkeklerin stratejisini birleştiren bir bilinç köprüsüydü.
Bir Dönemin Aydın Yüzü
Ümit Celasun, ekonomistti. 1980’lerde Türkiye’de sanayi politikalarının yeniden şekillendiği dönemde, adını duyan azdı ama etkisini hisseden çoktu. Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışırken, üretim ve emeğin yalnızca rakamlardan ibaret olmadığını savundu. “İstatistik insanı susturur,” derdi; “ama hikâyesini dinlersen, rakamın ardında bir hayat görürsün.”
Bir raporunda şu cümle geçiyordu:
> “Ekonomik büyüme, eşitsizlikle barıştığı sürece büyüme değildir; yalnızca sessiz bir çürümedir.”
Bu düşüncesi, o yılların hâkim anlayışına meydan okumak demekti. Ancak o hiçbir zaman slogan atmadı. Ümit’in tarzı, tartışmak değil, çözüm üretmekti. Etrafındakiler onun sakinliğini “bilgelik” sanırdı; oysa o, her sessizliğin ardında bir hesap, her gülümsemenin ardında bir strateji taşırdı.
Elif’in Sesi: Empatinin Gücü
Elif, Ümit’in hayatında yalnızca bir eş değil, bir fikir ortağıydı. Onların evinde, kahvaltı masalarında dahi toplumsal cinsiyet, adalet ve kimlik konuşulurdu. Elif, üniversitede kadın emeği üzerine yaptığı araştırmalarda, “ekonominin kadınsız anlatılamayacağını” savunuyordu.
Bir akşam, Ümit’in eve getirdiği bir raporu karıştırırken şöyle demişti:
— “Buradaki her sayı bir kadının görünmeyen emeğini yutuyor. Erkekler kazanıyor, ama kimler kaybediyor farkında mısın?”
Ümit sustu. Sonra kalemini aldı, not defterine bir cümle yazdı:
> “Bir ekonomiyi anlamak istiyorsan, önce mutfaktaki tencerenin neden kaynamadığını sor.”
Bu cümle, yıllar sonra onun yazılarında yer aldı. İşte o an, iki farklı dünyanın nasıl birbirini tamamlayabileceğini gösteren bir andı. Erkeklerin çözüm odaklı bakışını, kadınların empatik sezgisiyle harmanlayan bir düşünce hattı oluştu.
Toplumsal Yankılar: Bir Sessiz Direniş
1990’ların ortasında, Ümit Celasun bir süre kamu görevinden ayrıldı. Kendisini “sistemin içinde sistem eleştirmeni” olarak tanımlardı. Üniversitelerde ders verdi, uluslararası seminerlerde konuştu. Ama onu asıl farklı kılan, toplumsal meselelere yaklaşımıydı.
Bir derste öğrencilerine şöyle demişti:
> “Ekonomi yalnızca bütçedir sananlar, toplumun nabzını duymamış demektir. Nabzı kadınlar tutar, yönü erkekler çizer; ama iyileşmeyi hep birlikte yaparız.”
Bu sözleri, forumlarda, gazetelerde, akademik çevrelerde sık sık tartışıldı. Çünkü o, erkeklerin stratejik planlama gücünü küçümsemeden, kadınların duygusal sezgilerini merkeze almaktan çekinmiyordu.
Bir İnsan, Bir Ayna
Ümit Celasun 2000’lerde, kamu ekonomisi ve toplumsal adalet üzerine yazdığı denemelerle hatırlanır oldu. Fakat o, hiçbir zaman “ünlü” olmayı istemedi. “Beni tanımalarına gerek yok,” derdi, “ama düşündürmemi istiyorum.”
Onu tanıyanlar, onun masasında her zaman bir kadın, bir işçi ya da bir öğrenci için ayrılmış sandalye olduğunu anlatır. “Bir masada eksik sandalye varsa, orada eşitlik konuşulamaz,” derdi.
Bu yüzden, Ümit Celasun kimdir sorusunun cevabı tek cümleyle verilmez. O, sayılarla adaleti arayan, sessizce değişim isteyen bir aklın ve yüreğin kesişimidir.
Bir Forumun Aynasında: Bugün Ne Öğrendik?
Bu hikâye, yalnızca bir adamın değil, bir anlayışın hikâyesidir. Ümit Celasun, ne tamamen bir akademisyendi ne de sadece bir bürokrat. O, toplumsal yapının nabzını tutan bir insandı. Kadınların görünmez emeğini fark eden, erkeklerin değişim gücünü sorgulayan bir bilgeydi.
Bugün onun adı bir okulda, bir sokakta ya da bir derste geçmese bile, fikirleri yaşamaya devam ediyor. Çünkü empatiyle strateji, duyarlılıkla akıl, geçmişle gelecek birleştiğinde adalet doğar.
Tartışma İçin Sorular
- Sizce bir toplumda adaletin sesi daha çok kimden yükselir: empatiklerden mi, stratejiklerden mi?
- Ekonomik kararların arkasında duygusal sezgiye yer olmalı mı?
- Kadın ve erkek bakış açıları birleştiğinde toplumsal sorunları çözmek daha mı kolay olur?
- Sessiz kahramanları hatırlamak, bugünün mücadelelerine ne kazandırır?
Kaynaklar:
- Ümit Celasun, Türkiye Ekonomisinde Kamu ve Eşitlik (1998)
- Elif Celasun’un sözlü anlatısı, 2005, Toplum ve Ekonomi Dergisi
- E. F. Schumacher, Small is Beautiful: Economics as if People Mattered
- Türkiye Ekonomi Kurumu Arşivi, Ümit Celasun Konuşma Notları (1984–1993)