Kişiselleştirme nedir psikoloji örnek ?

Seren

Global Mod
Global Mod
**Kişiselleştirme Nedir? Psikolojik Dönüşüm ve Toplumsal Yansımalar**

Herkese merhaba! Bugün psikolojide sıklıkla duyduğumuz ama üzerinde yeterince durmadığımız bir kavramdan bahsetmek istiyorum: Kişiselleştirme. Belki de bu kavramı ilk defa duyuyor ya da çokça duyup tam olarak ne anlama geldiğini merak ediyorsunuz. Kişiselleştirme, psikolojide özellikle bireylerin düşünce ve davranışlarını kendi hayatlarıyla ilişkilendirme eğilimlerini tanımlar. Ama işin içine toplumsal ve duygusal boyutlar da girince, çok daha derin anlamlar taşıyabiliyor. Şimdi, kişiselleştirmenin hem erkekler hem de kadınlar tarafından nasıl farklı algılandığını inceleyelim.

**Kişiselleştirme Nedir? Psikolojik Temelleri ve Tanımı**

Psikolojik açıdan, kişiselleştirme, kişinin dışarıdaki olayları ve durumları kendisiyle doğrudan ilişkilendirmesi olarak tanımlanabilir. Bu, genellikle olumsuz düşünceleri ve duygusal yükleri de beraberinde getirebilir. Örneğin, bir arkadaşınızın sizinle ilgilenmemesi durumu, kişiselleştirme eğiliminde olan bir birey için “Beni sevmedikleri için bu şekilde davrandılar” gibi bir yargıya dönüşebilir. Bunu daha da derinleştirdiğimizde, kişiselleştirme, bireylerin dışarıdan gelen olayları ve başkalarının davranışlarını, içsel dünyaları ve duygusal durumlarıyla bağdaştırmalarını içerir.

Psikolojik olarak kişiselleştirme, kaygı, suçluluk ve depresyon gibi duygusal durumlarla yakından ilişkilidir. Bireyler, dışsal bir durumun sorumluluğunu üzerlerinde hissederler ve bu, onları daha olumsuz bir ruh haline sokar. Fakat, kişiselleştirmenin sadece negatif yönleri yok. Bazen bu eğilim, bir bireyin hayatında kontrol hissi yaratabilir ve bu da bir tür başarma motivasyonu sağlayabilir.

**Erkekler ve Kişiselleştirme: Objektif ve Veri Odaklı Bakış Açısı**

Erkeklerin kişiselleştirme konusunda daha objektif ve veri odaklı bir bakış açısına sahip olduklarını söyleyebiliriz. Genellikle, dışsal olayları ve insan davranışlarını daha fazla analiz etmeye eğilimlidirler. Erkekler, kişiselleştirme yaparken genellikle olayları daha mantıklı bir çerçevede ele alırlar. Örneğin, bir iş yerinde başarılı bir proje sunumu yapan birinin alkış alması durumunda, bir erkek genellikle "Bunun benim başarmamla ilgisi var" diye düşünebilir ve daha çok başarılı olma yönünde motive olabilir. Bu durum, onun kişisel başarısına odaklanmasını ve olayları dışsal faktörlerden daha az etkilenmiş bir şekilde değerlendirmesini sağlar.

Bununla birlikte, erkeklerin kişiselleştirme konusunda sıkça karşılaştığı bir zorluk da, duygusal açıdan olayları yeterince derinlemesine işlememeleridir. Yani, bir olay ya da durum karşısında genellikle olayı mantıklı bir şekilde açıklamaya odaklanır, duygusal etkileşimlere fazla girmezler. Bu, onlara güç ve kontrol hissi sağlasa da, zaman zaman duygusal bağları kurmakta zorlanmalarına neden olabilir.

**Kadınlar ve Kişiselleştirme: Duygusal ve Toplumsal Etkilere Duyarlı Yaklaşım**

Kadınlar, genellikle olayları daha duygusal bir bakış açısıyla değerlendirirler ve kişiselleştirme söz konusu olduğunda toplumsal etkilere duyarlı olurlar. Kadınlar, başkalarının davranışlarını ve dışsal olayları kendileriyle ilişkilendirirken, daha fazla empatik bir bakış açısı geliştirebilirler. Örneğin, bir arkadaşının soğuk davranışlarını kadınlar, genellikle “Bana kızgın olabilir” ya da “Benimle bir sorunları var” gibi düşüncelerle kişiselleştirebilirler. Bu, onların başkalarıyla daha güçlü bağlar kurmaya çalıştıkları bir toplumsal yapıdan kaynaklanır.

Kadınlar, kişiselleştirme yaptıklarında genellikle duygusal anlamda çok daha fazla etkilenirler. Bir yanlış anlamadan, birini kırmaktan veya beklenen destekten yoksun kalmaktan duydukları kaygı, onları derinden etkileyebilir. Bununla birlikte, kadınların kişiselleştirme konusunda daha toplumsal etkilerle şekillenen bir bakış açısına sahip olmaları, onlara hem güçlü ilişkiler kurma imkanı verir hem de bazen duygusal olarak tükenmelerine neden olabilir.

Kadınların, özellikle ilişkilerdeki toplumsal rollerini ve beklentilerini göz önünde bulundurduğumuzda, kişiselleştirme eğilimlerinin daha fazla duygusal bağlantıya, kendilik algılarına ve toplumsal statülerine dayandığını görebiliriz. Bu, kadınların çevresel etkilere, başkalarının bakış açılarına ve duygusal izlenimlere daha duyarlı olmalarını sağlayan bir faktördür.

**Kişiselleştirme: Psikolojik Etkiler ve Toplumsal Yansımalar**

Erkekler ve kadınlar arasında kişiselleştirme biçiminde görülen farklar, aslında psikolojik olarak farklı başa çıkma stratejilerinden ve toplumsal rollerden kaynaklanır. Erkekler, kişiselleştirmeyi genellikle daha mantıklı ve nesnel bir biçimde yaparken, kadınlar daha duygusal ve ilişki odaklı bir şekilde olayı içselleştirebilirler. Erkeklerin veri odaklı yaklaşımları, onları daha analitik ve problem çözme becerileriyle donatırken, kadınların daha empatik ve duygusal yaklaşımları onlara toplumsal bağları güçlendirme fırsatı tanır.

Peki, sizce kişiselleştirme bir olayın doğru ya da yanlış yorumlanmasıyla mı ilgilidir, yoksa toplumun bizden beklediği şekilde davranmamızla mı? Erkeklerin objektif bakış açıları ile kadınların daha duygusal ve toplumsal bağlara dayanan bakış açıları, kişiselleştirmeyi nasıl etkiler? Hadi, bu konu üzerinde hep birlikte tartışalım!