Davranışçı Yaklaşım Nedir Makale ?

Seren

Global Mod
Global Mod
Davranışçı Yaklaşım Nedir? Farklı Açılardan Değerlendirelim!

Selam forumdaşlar!

Bugün çok ilginç bir konuya değinmek istiyorum: Davranışçı yaklaşım. Hani şu, insanların davranışlarını anlamak ve açıklamak için çoğunlukla ödül ve ceza mekanizmalarını kullanan yaklaşım var ya, işte ondan bahsediyorum! Herkesin bu konuda farklı fikirleri olabilir, çünkü insan davranışı çok katmanlı bir şey. Davranışçı yaklaşım tek başına yeterli mi? Yoksa daha derinlemesine bir bakış açısına mı ihtiyacımız var? İşte tam da bu noktada, kadınların ve erkeklerin farklı bakış açıları devreye giriyor.

Farklı bakış açılarını birlikte ele alalım. Hadi başlayalım!

Davranışçı Yaklaşım: Objektif ve Veri Odaklı Bir Perspektif

Erkeklerin davranışçı yaklaşıma bakış açısı genellikle daha objektif ve veri odaklıdır. Mesela, bir erkek psikolog davranışçı yaklaşımı incelediğinde, genellikle dışsal uyarıcıların, ödüllerin ve cezaların kişiyi nasıl şekillendirdiğine bakar. Davranışları ölçülebilir bir şekilde, net verilerle izler ve analiz eder. En basit haliyle, bu yaklaşım "belirli bir davranışı ödüllendirirsen, o davranış daha fazla yapılır; cezalandırırsan, o davranış azalır" şeklinde özetlenebilir.

Örneğin, bir çocuk ödevini yaparsa ona bir ödül vererek, daha çok ödev yapmasını sağlamak isteyen bir erkek psikolog, bireyin gelecekteki davranışlarını daha önceden belirlenmiş ve ölçülebilir verilerle şekillendirmeye çalışır. “Bunu ödüllendir, bunu cezalandır” mantığı, kesin sonuçlar almak isteyen kişiler için oldukça cazip olabilir. Ancak, bu yaklaşımda duygular ve kişisel deneyimler biraz geri planda kalır.

Erkeklerin bu konuda söyledikleri, genellikle "veri gösteriyor ki" gibi cümlelerle başlar. Bu yaklaşımı savunanlar, psikolojik analizlerin somut verilere dayandırılması gerektiğini savunurlar ve "kendi gözlemlerine" güvenmeyi tercih ederler. Ama ya insanın iç dünyası? Onu da hesaba katmak gerekmez mi?

Kadınların Perspektifi: Duygusal ve Toplumsal Bağlam

Kadınların davranışçı yaklaşıma bakış açısı ise daha çok toplumsal ve duygusal etkileşimlere dayanır. Kadınlar, genellikle insanların içsel dünyalarının, hislerinin ve toplumsal bağlamın, davranışlarını şekillendiren önemli faktörler olduğunu vurgularlar. “Duygular” ve “içsel motivasyonlar” gibi faktörler, kadınların bu yaklaşımı değerlendirmede daha fazla yer tutar. Kadınlar için, bireyin davranışlarının arkasındaki toplumsal baskılar ve empatik bağlar, salt ödüller ve cezalarla açıklanamayacak kadar karmaşıktır.

Örneğin, bir kadının psikolojik yaklaşımlarında "şefkat" ve "anlayış" daha büyük bir yer tutar. Bir çocuk ödül aldığında, belki de sadece ödül için değil, aynı zamanda ebeveyninin onu desteklemesi ve anlayış göstermesi nedeniyle de o davranışı tekrar eder. Bu yaklaşımda, bireyin motivasyonunu sadece ödül ve ceza ile açıklamak yetersizdir. Kadınlar daha çok “bireyin arkasındaki hikâye nedir?”, “Neden böyle davranıyor?” gibi soruları sormayı tercih ederler.

Kadınların duygusal bakış açısını savunanlar, "Davranış, sadece dışsal faktörlerle şekillenen bir şey değildir, insanın içsel dünyası ve çevresi de buna etki eder" derler. Bu bakış açısında, sadece davranışın kendisi değil, o davranışa yol açan duygusal ve toplumsal koşullar da ele alınır.

Davranışçı Yaklaşımın Sınırları: Herkesin Perspektifi Başka!

Her iki bakış açısının da güçlü ve zayıf yönleri vardır. Davranışçı yaklaşım, kesin sonuçlar almak için mükemmel bir yöntem olabilir, ancak tek başına insan davranışını tam anlamak zor olabilir. Verilerle hareket etmek ve ödül-ceza döngüsü kurmak, bir noktaya kadar faydalı olabilir. Ama insanın duygusal yanlarını ve içsel motivasyonlarını göz ardı etmek, zamanla eksik kalabilir.

Erkeklerin stratejik bakış açısı, daha fazla sonuç odaklıdır. Ancak bu yaklaşımın eksikliklerinden biri, davranışın sadece dışsal uyarıcılara ve ödüllere dayandırılmasıdır. Oysa ki insan, bazen dışarıdan ödül almasa da, içsel bir motivasyonla da hareket edebilir. İçsel duygusal bağlar ve empatik ilişkiler, her zaman veriyle ölçülemez.

Kadınlar ise daha bütünsel bir bakış açısına sahiptir. İnsanların toplumsal etkileşimleri, hisleri ve duygu durumları da davranışlarını şekillendirir. Ancak, her şeyin duygusal bir bağlamda ele alınması, bazen verilerin göz ardı edilmesine yol açabilir. Yani, toplumsal etkileşimleri ve duyguları göz önünde bulundurmak, bir yandan faydalı olsa da, verilerin ve somut ölçümlerin eksikliği, bazen istenen sonuçları elde etmeyi zorlaştırabilir.

Siz Ne Düşünüyorsunuz? Davranışçı Yaklaşım Gerçekten Yeterli Mi?

Bu yazıyı yazarken aklıma birkaç soru geldi ve sizi bu sorular üzerine düşünmeye davet ediyorum:

1. Davranışçı yaklaşım, sadece ödül ve ceza üzerinden bir motivasyon sistemi kurarak insanları nasıl şekillendirebilir? Sizce bu yaklaşımın sınırları nedir?

2. Erkeklerin daha veri odaklı yaklaşımı ile kadınların duygusal bakış açısı, bu konuda nasıl bir denge kurmalı? Hangi yaklaşım daha etkili olur?

3. İnsan davranışlarını daha derinlemesine anlamak için hangi faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekir? Toplumsal bağlam mı, yoksa somut veriler mi?

Forumdaşlar, bu soruları cevaplayarak ya da kendi bakış açılarınızı ekleyerek, bu konuda birlikte kafa yorabiliriz. Hadi, görüşlerinizi merakla bekliyorum!